Av. Kubilay REŞBER

Deneyim, İlgi ve Çözüm Odaklı Yaklaşım

Vazife Maluliyeti

Vazife Maluliyeti/ Vazife Malullüğü

Vazife Malulü Nedir?

Malul kelimesi, sakatlık, hastalık, vücut veya organ fonksiyonlarının kısmen veya tamamen kaybı anlamını taşır. Hukuki olarak malullük; “bir kişinin dıştan gelen etki veya bir kaza ya da hastalık sonucunda hareket yeteneğini tümüyle veya kısmen kaybetmesi” demektir.

Vazife ise kamu hizmeti icra edenlerin yaptığı işe verilen isimdir. İşte bu iki kavram bir araya geldiğinde yani bir kişi kamu hizmeti yaparken kalıcı sağlık problemlerine maruz kalırsa vazife malulü olur.

 

Her türlü sakatlık veya hastalık kişiyi vazife malulü yapmaz. Sakatlık veya hastalığın belli seviyeye ulaşmış olması gerekir. Bu seviye genel itibariyle “vazife yapamayacak duruma gelme” olarak tarif edilebilir.  Bir kişinin vazife malulü olup olmadığının tespiti bir dizi kanun ve yönetmelikte sayılan şartlara göre değerlendirilir.

 

Vazife malullüğü konusunda devlet sakat kalan vatandaşa “madem sen kamuya ait bir iş yaparken sakat kaldın o halde ben sana maaş ödeyerek bundan sonraki hayatında sana yardım edeceğim” demektedir. Çünkü kamusal görevi yürütmekten kaynaklı hayat boyu bir güç kaybı söz konusudur.

 

5434 Sayılı Kanuna Göre Vazife Malullüğü

5434 sayılı kanunda üç ayrı maluliyet türü düzenlenmiştir: Adi malullük, harp malullüğü ve vazife malullüğü. 1 Ekim 2008 öncesi kamu hizmetine girenlerle ilgili olarak 5434 sayılı kanunun 44’üncü maddesi düzenleme yapmıştır. 5434 sayılı Kanunun “Malullük” başlıklı 44/1. maddesinde;

“Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamıyacak duruma giren iştirakçilere (malul) denir ve haklarında bu kanunun malullüğe ait hükümleri uygulanır.”

hükmüne, 45. maddesinde;

“44 üncü maddede yazılı malullük;

  1. a) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa;
  2. b) Vazifeleri dışında kurumların verdiği her hangi bir kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden doğmuş olursa;
  3. c) Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartıyla),

ç) Fabrika, atölye ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa; Buna (vazife malullüğü) ve bunlara uğrayanlara da (vazife malulü) denir. “

 hükmüne yer verilmiştir. 49’uncu maddede bu kişilere başvurmaları halinde aylık bağlanacağı ifade edilmiştir.

 

5510 sayılı Kanuna Göre Vazife Malullüğü

5510 sayılı kanunun 47’nci maddesi;

“…sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada veya vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir”

şeklindedir. Ancak malullük durumunun;

a)Keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan,

  1. b) Mevzuat ve emir dışında hareket etmiş olmaktan,
  2. c) Yasak fiilleri yapmaktan,
  3. d) İntihara teşebbüsten,
  4. e) Her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlama veya zarar verme amacından,

doğmamış olması gerekir.

Görüleceği üzere hukukumuzda vazife malullüğü temelde iki farklı kanuna bakılarak tespit edilir. Ancak kanun koyucu tarafından subay, astsubay, yedek subay, uzman erbaş, er, polis, korucu gibi meslek grupları için daha iyi şartlara sahip malullük düzenlemeleri getirilmiştir. Bu özel malullük halleri için 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat Ödenmesi ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanuna bakmak gerekecektir.

 

Kimler vazife malulü olabilir?

 

Yasalarımıza göre sadece kamu görevlileri vazife malulü olabilir.

 

  • 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanlar
  • Öte yandan 5434 sayılı Emekli Sandığı iştirakçileri
  • Erbaş ve erler,
  • Yedeksubay okulu öğrencileri,

 

5434 sayılı Kanun 56’ncı maddesi şu şekildedir; “Muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin; silâh altında bulundukları esnada veya celp ve terhisleri için vazifeli olanlarm gözetimi altmdaki şevklerinde, Yedek Subay Okulu öğrencilerinin gerek okulda gerek okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malûlü olmaları halinde kendilerine, derecelerine göre aşağıda yazılı miktarlarda \azife malûllüğü aylığı bağlanır.”

 

Vazife malullüğünün şartları nelerdir?

 

Vazife malullüğünün en önemli şartı aşağıda sayılan durumlardan birinden ötürü malul yani sakat kalmaktır.

 

  • Sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada gerçekleşen olaylarda,
  • Vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden dolayı,
  • Kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken,
  • İdarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında,
  • İşyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa,

 

Vazife malulü sayılmanın en temel şartı kişinin yaşadığı olayın vazife sırasında ortaya çıkmış olmasıdır. Vazife malullüğü başvurusu kurumu tarafından kabul edilmeyen kişilerin açacağı vazife malullüğü davalarında kişinin yaralanması veya ölümünde vazifenin etkisi davacı tarafından ispat edilmelidir.

 

  • “Hangar temizliği görevini ifa ederken düşme sonucu kafa travması geçiren ve bu düşmeye bağlı olarak askerliğe elverişsiz hale gelen davacının, vazife malulü sayılmaması işlemi hukuka uyarlı olmadığına” (AYİM 3.D., E. 2006/727, K. 2006/1143, T. 12.10.2006,)

 

  • “Bir operasyon sırasında arazide yıldırım düşmesi sonucu sakatlanan görev yapamayacak hale gelen uzman erbaşın vazife malulü kabul edilmesi gerekir” (AYİM. 1.D., E. 1999/316, K. 1999/1233, T. 14.12.1999.)

 

  • “Mayın patlaması öncesinde kulaklarında herhangi bir rahatsızlığının bulunmayan davacının maluliyetine sebep olan bu rahatsızlığın mayın patlaması olayı ile başlayıp, zaman içerisinde arttığı sonucuna ulaşan mahkeme vazife maluliyetine hükmetmiştir” (AYİM 3.D. E.2011/1981, K. 2012/704, T. 22.03.2012)

 

  • “5434 sayılı kanunun 56 ncı maddesinde kanun koyucu özel düzenleme ile muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin askere sevk anından itibaren birliklerine katılmak için toplu sevk ve serbest yolculuklar esnasında malul hale gelmesini vazife malulü olarak kabul edildiğinden ve davacının oğlunun Askerlik Şubesinden yol süresi verilerek birliğine sevk edildiği, yol süresi içerisinde trafik kazası sonucu vefat ettiği anlaşıldığından vazife malulü kabul edilmesi” (AYİM 3.D.nin, 15.01.2009 tarihli ve E. 2009/44-K. 2009/80 sayılı kararı,)

 

 

  • “Davacı 1111 sayılı Askerlik Kanunu hükümlerine göre zorunlu askerlik hizmetini yerine getirmemekte olup, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu uyarınca profesyonel olarak ücret karşılığı sözleşmeli personel statüsünde Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında görev yapmakta olduğundan, izin dönüşü birliğine gelirken geçirdiği trafik kazası nedeniyle 5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi uyarınca vazife malulü kabul edilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. “ (AYİM 3.D.nin, 08.03.2007 tarihli ve E.2006/380-K.2007/453 sayılı kararı)

 

 

  • “Bir polis memuru, emniyet amirliğine ait aracı tamir için gittiği oto tamirhanesinin yazıhanesinde otururken kendi tabancasından çıkan kurşunla vurulmuş ve ölmüştür. Yüksek mahkeme ilgili kararında özetle şu değerlendirmeyi yaparak olayın vazife maluliyeti olarak nitelendirilemeyeceğine karar vermiştir; “(Emekli Sandığı Kanununun) 45.madde hükmü ile hangi şartların olması halinde kişinin vazife malulü sayılacağı hususu düzenlenmiş olup; bu yasa hükümlerinin birlikte incelenmesinden, bir kimsenin vazife malulü sayılabilmesi için maluliyetinin vazife esnasında meydana gelmesi ve vazifenin sebep ve tesirinden doğmuş bulunması gerekmektedir.” (D.10.D.nin, 6.4.1995 tarihli ve 1993-3673/1995-1723)

 

  • “polis memurunun, çalıştığı ilde düzenlenen yasadışı mitinge çevre il ve ilçelerden muhtemel katılmalar olması durumunda trafiğin aksatılmaması için gerekli tedbirleri almak üzere görevlendirildiği sırada kalp krizi geçirmiştir. Danıştaya göre ilgili şahıs, kalp hastası olmasına rağmen sözü edilen yasadışı mitingde görevlendirilmiş ve görev sırasında kalp krizi geçirmiştir. Dolayısıyla, olayın vazifenin yapıldığı sırada ve vazifeli olduğu yerin çalışma koşullarından kaynaklandığı kabul edilmeli ve oluşan maluliyet vazife malullüğü olarak nitelendirilmelidir.”(D11D. 12.7.2005, 1218/4268)

 

  • “Aydınlanması gereken husus erat açısından “vazife” halinin ne şekilde kabul edilmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulmasıdır. Gerek 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun yukarıda sayılan maddeleri, gerek 211 sayılı TSK İç Hizmet ve gerekse 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun vazife ve hizmet ile ilgili madde ve hükümleri birlikte mütalaa edildiği taktirde, erat için vazife halinin daha geniş kapsamlı düşünülmesi zorunluluk arzetmektedir. Eratın belli bir disiplin içinde, kendi insiyatifleri olmaksızın ve görevleri bittikten sonra da günün 24 saatini tespit edilmiş bulunan yerlerde (yatakhane, yemekhane, dersane, çalışma odası, eğitim alanı, istirahat yerleri v.s gibi) geçirmeleri görevin bir gereği olduğundan, bunlar için vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olmak kavramının geniş düşünülmesi, hizmetin icabı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin özelliğindendir. Bu itibarla erler eğitim, manevra ve iç hizmetin gerektirdiği görevlerin bittiği ahvalde, bulunmaları gereken yerlerde 48 nci maddenin saydığı fiilleri işlememek şartıyla ve kendilerinin kusurlu ve kasıtlı hareketleri dışında meydana gelen kazalarda da malül kalırlarsa ve ölürlerse; görevleri bitmiş olsalar dahi, bunların kazanın olduğu mahallerde bulunmaları bir iç hizmet talimatı gereği olduğundan, bunlara vazife malülü denilmesi gerekli bulunmaktadır. Nitekim, tahsis dosyasında mevcut …Komutanlığının …sayılı yazısı ile Davacıya ait izin belgesinin arka sahifesindeki talimattan kendisine izine gidiş-gelişte iç güvenlik nedeniyle hava yolu ile seyahat etmesi emredildiği, Davacının da bu iç hizmet emri gereği izin dönüşü birliğine katılmak için Ankara’da bulunduğu sırada kaza geçirerek “Askerliğe Elverişsiz Hale Geldiği” gerçeği karşısında vazife malülü sayılması gerektiği hususunda heyetimizde tam bir vicdani kanaate varılmıştır.” (AYİM.1.D.nin, 15.02.2000 tarihli ve E.1999/473-K.2000/187 sayılı kararı)

 

  • “Askerlik hizmetini şoför olarak yapmakta olan müteveffanın kendisine verilen görev gereği Bl. K. vekili ile birlikte birliğe tertip edilen silah ve malzemeyi getirdiği sırada trafik kazası sonucu vefat ettiği, olayda tam kusurlu olmasının vazife ile illiyet bağını kesmediği anlaşıldığından, vazife malulü sayılmaması işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” (AYİM 3.D.nin, 27.09.2007 tarihli ve E.2007/955-K.2007/1021 sayılı kararı)

 

Vazife maluliyeti çeşitleri nelerdir?

 

Hak sahibinin görev yaptığı kurum, görevin niteliği ve yaralandığı, öldüğü veya sakat kaldığı olayın niteliğine göre farklı kanunlara göre vazife malullüğü hükümlerinin uygulanması söz konusu olabilir. Örneğin ne zaman gerçekleşmiş olursa olsun erlerin vazife başında vazifeden dolayı sakatlanmaları veya ölmeleri durumunda 5434 sayılı Yasa hükümleri uygulanır. Veyahut kaçakçılığın önlenmesi ve takibi ile görevli bir kamu görevlisinin vazife maluliyeti konusunda 2330 sayılı Yasa uygulama alanı bulur. Vazife malullüğü türlerini şu şekilde sıralayabilriz;

 

  • 5434 sayılı Kanuna göre vazife malullüğü
  • 5510 sayılı Kanuna göre Vazife Malullüğü
  • 2330 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü
  • 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü

 

 

Vazife Malullüğü için Nereye ve Nasıl Başvurulur?

 

  • Halihazırda aktif olarak çalışmakta olan sigortalılar bağlı bulundukları kuruma başvurarak vazife malulü olarak emekli edilmeyi isteyebilirler.

 

  • Mevcut işinden ayrılmış olanlar ise Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığına dilekçeyle başvuracaklardır.

 

Hangi hallerde vazife maluliyeti uygulanmaz?

 

5434 ve 5510 sayılı Yasalara tabi kişiler vazife esnasında kaza geçirmiş olsalar dahi aşağıdaki durumlarda vazife malulü sayılmazlar.

 

  • Keyif verici  içki  ve  her  çeşit maddeler kullanmaktan;
  • Kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan;
  • Yasak fiilleri yapmaktan;
  • İntihara teşebbüsten;
  • Her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak veya zarar yapmak maksadından; doğmuş olursa,

 

 Bu durumlarda kişiler hakkında vazife maluliyeti uygulanmaz. Ancak adi maluliyet hükümleri uygulanabilir.


“…  Vazife  malullüğü  kapsamı  dışında  kalmayı  gerektiren  sebepler  arasında sayılmış,  bu  durumda  olanlar  için  adi  malullük  hükümleri  uygulanacağı…”: Danıştay 11. D, E.2011/3388, K.2014/2674.

 

“Askerlik hizmetini şoför olarak yapmakta olan müteveffanın kendisine verilen görev gereği Bl. K. vekili ile birlikte birliğe tertip edilen silah ve malzemeyi getirdiği sırada trafik kazası sonucu vefat ettiği, olayda tam kusurlu olmasının vazife ile illiyet bağını kesmediği anlaşıldığından, vazife malulü sayılmaması işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” (AYİM 3.D.nin, 27.09.2007 tarihli ve E.2007/955-K.2007/1021 sayılı kararı)

 

Vazife Malullüğü Aylığı Hangi Hallerde Kesilir?

Vazife malullüğü maaşının kesilip kesilmeyeceği durumları şu şekilde ayrıma tabi tutabiliriz.

  • 4/1-(a), 4/1-(b) ve 4/1-(c) kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başlasalar dahi vazife malulü aylıkları kesilmeyecek olanlar şunlardır.
  1. 5434 sayılı Kanun’un 56’ncı maddesine göre er, erbaş, yedek subay okulu öğrencisi vazife malulleri,
  2. 5510 sayılı Kanunun 47’nci maddesinin sekizinci fıkrasıne göre harp malulleri,
  3. 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanan harp ve vazife malulleri,

 

  • 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesi kapsamında normal vazife malulü sayılanlar 4/1-(a) ve 4/1-(c) statüsünde göreve başlarsa  aylıkları kesilecektir.

 

  • 5434 sayılı Kanunun 45 maddesi kapsamında normal vazife malulü sayılanların 4/1-(c) kapsamında çalışmaları halinde aylıkları kesilmektedir. Ancak 4/1-(a) kapsamında sigortalı olmaları durumunda aylıkları kesilmez.

Vazife Malullüğü Örnek Mahkeme Kararları

  • “Aydınlanması gereken husus erat açısından “vazife” halinin ne şekilde kabul edilmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulmasıdır. Gerek 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun yukarıda sayılan maddeleri, gerek 211 sayılı TSK İç Hizmet ve gerekse 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun vazife ve hizmet ile ilgili madde ve hükümleri birlikte mütalaa edildiği taktirde, erat için vazife halinin daha geniş kapsamlı düşünülmesi zorunluluk arzetmektedir. Eratın belli bir disiplin içinde, kendi insiyatifleri olmaksızın ve görevleri bittikten sonra da günün 24 saatini tespit edilmiş bulunan yerlerde (yatakhane, yemekhane, dersane, çalışma odası, eğitim alanı, istirahat yerleri v.s gibi) geçirmeleri görevin bir gereği olduğundan, bunlar için vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olmak kavramının geniş düşünülmesi, hizmetin icabı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin özelliğindendir. Bu itibarla erler eğitim, manevra ve iç hizmetin gerektirdiği görevlerin bittiği ahvalde, bulunmaları gereken yerlerde 48 nci maddenin saydığı fiilleri işlememek şartıyla ve kendilerinin kusurlu ve kasıtlı hareketleri dışında meydana gelen kazalarda da malül kalırlarsa ve ölürlerse; görevleri bitmiş olsalar dahi, bunların kazanın olduğu mahallerde bulunmaları bir iç hizmet talimatı gereği olduğundan, bunlara vazife malülü denilmesi gerekli bulunmaktadır. Nitekim, tahsis dosyasında mevcut …Komutanlığının …sayılı yazısı ile Davacıya ait izin belgesinin arka sahifesindeki talimattan kendisine izine gidiş-gelişte iç güvenlik nedeniyle hava yolu ile seyahat etmesi emredildiği, Davacının da bu iç hizmet emri gereği izin dönüşü birliğine katılmak için Ankara’da bulunduğu sırada kaza geçirerek “Askerliğe Elverişsiz Hale Geldiği” gerçeği karşısında vazife malülü sayılması gerektiği hususunda heyetimizde tam bir vicdani kanaate varılmıştır.” AYİM.1.D.nin, 15.02.2000 tarihli ve E.1999/473-K.2000/187 sayılı kararı,

 

  • “5434 sayılı kanunun 56 ncı maddesinde kanun koyucu özel düzenleme ile muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin askere sevk anından itibaren birliklerine katılmak için toplu sevk ve serbest yolculuklar esnasında malul hale gelmesini vazife malulü olarak kabul edildiğinden ve davacının oğlunun Askerlik Şubesinden yol süresi verilerek birliğine sevk edildiği, yol süresi içerisinde trafik kazası sonucu vefat ettiği anlaşıldığından vazife malulü kabul edilmesi” AYİM 3.D.nin, 15.01.2009 tarihli ve E. 2009/44-K. 2009/80 sayılı kararı,

 

  • “Davacının askerlik hizmetine komando er olarak başlaması ve askerlik hizmetinden önce sporcu olduğunu kanıtlayan belge ibraz ettiği dikkate alındığında, sağlık yönünden herhangi bir probleminin olmadığı, rahatsızlığıyla ilgili durumun askerlik hizmeti sırasında ortaya çıktığı sonucuna ulaşılmaktadır. “ D.11.D. 23.11.2004, 2001-4816/2004-47117 (Yayımlanmamıştır), Akın, Bağımlı Çalışanlar, s.240.

 

  • “Askerlik hizmeti sırasında pusu nöbeti esnasında ayaklarında meydana gelen donmadan dolayı askerliğe elverişsiz hale geldiği anlaşılan davacının vazife malûlü kabul edilmesine” AYİM 3.D.; E. 2009/1521, K. 2010/286, T. 03.03.2010

 

  • “Tomruk yüklü araçların sevk pusulalarını kontrol etmekle görevli memurun görevini yapmak isterken hareket halindeki araca atlarken sakatlanması neticesinde vazife malûlü sayılmasına” Saraç, s. 189; “Hizmet gereği tanka arkadan çıkarken tankın hareket etmesi üzerine yaralanan ve emre aykırı bir davranışı olmayan davacının vazife malulü kabulüne engel bir olgu bulunmadığına” “Olayın mahiyeti değerlendirildiğinde sürücüsü tarafından tankın geri vitese geçmediği bildirilmiş, davacı hizmet amacıyla durumu yerinde görmek için ani hareketle tanka arkadan çıkmış, tank hareket ederek davacının yaralanmasına neden olmuştur. Davacının bir emre aykırı davranması söz konusu olmadığı gibi, durumu görmek amacıyla tanka çıkması hizmetle bağı kesmez. Davacının vazife malulü sayılmasına engel bir durum bulunmamaktadır. Davacı vazifenin sebebi ile yaralanmış olduğundan hakkında vazife malullüğüne ilişkin hükümlerin uygulanmaması hukuku uygun düşmemektedir.” AYİM 3.D, E. 2012/1167, K. 2012/2209, T. 11.10.2012

 

  • “askerlik görevi sırasında bölücü terör örgütü mensuplarının roketatar silahı ile saldırısına maruz kalması sonucu geçirdiği yaralanma ve travmaya bağlı olarak askerliğe elverişsiz hale gelen davacının vazife malulü sayılması gerektiğine” AYİM 3.D., E. 2008/1131, K. 2008/1372, T. 17.12.2008

 

  • “Askerde iken atla eğitim esnasında tökezlemesi sonucu atın altında kalarak sakatlanan müteveffanın, vazife malulü sayılmasına” AYİM 1.D., E. 2002/335, K. 2002/1256, T. 24.09.2002

 

  • “Hangar temizliği görevini ifa ederken düşme sonucu kafa travması geçiren ve bu düşmeye bağlı olarak askerliğe elverişsiz hale gelen davacının, vazife malulü sayılmaması işlemi hukuka uyarlı olmadığına” AYİM 3.D., E. 2006/727, K. 2006/1143, T. 12.10.2006, ( http://www.msb.gov.tr/Karar/Listele, E.T.19.03.2018); “Bir operasyon sırasında arazide yıldırım düşmesi sonucu sakatlanan görev yapamayacak hale gelen uzman erbaşın vazife malulü kabul edilmesi gerekir” AYİM. 1.D., E. 1999/316, K. 1999/1233, T. 14.12.1999

 

  • “Mayın patlaması öncesinde kulaklarında herhangi bir rahatsızlığının bulunmayan davacının maluliyetine sebep olan bu rahatsızlığın mayın patlaması olayı ile başlayıp, zaman içerisinde arttığı sonucuna ulaşan mahkeme vazife maluliyetine hükmetmiştir” AYİM 3.D. E.2011/1981, K. 2012/704, T. 22.03.2012
  • Dosyanın incelenmesinden; davacıların oğlu H. Ö.’ın Kahramanmaraş 5. Zırhlı Tugay Kışla Hizmet Takım Komutanlığında piyade er olarak görevini yaptığı yerde O. B.’un da piyade er olarak görevli olduğu,16.11.2010 tarihinde 1 numaralı kule nöbet yerinde 18.15-20.15 saatleri arasında nöbetçi oldukları, nöbet devir işleminin yapıldığı sırada O. B.’un H. Ö.’ın, gelirken su getirmediği gerekçesiyle ensesine birkaç tokat vurduğu ve “lan” diye söyleyerek hakaret ettiği, H. Ö.’a bir daire çizerek burada çapraz tutuş şeklinde kamasını söyleyip, yanındaki piyade er M. A.’ya da “H. bu dairenin dışına çıkarsa ya da çapraz tutuşunu bozarsa bana söylemeyenin anasını avradını sinkaf ederim.” diye söyleyip, piyade er M. A.’ya da hakaret ettiği ve tekrar gelip kontrol edeceğini aynı şekilde görmezse her ikisini de üst üste koyup sinkaf edeceğini söyleyerek, her ikisine de cinsel saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehditte bulunduğu, daha sonra H. Ö.’ın kendisine zimmetli bulunan silahını sağ şakak bölgesine dayayarak ateş etmesi sonucunda yaralanıp tedavi görmekte iken öldüğü, davacıların çocuklarının vazife malulü sayılması talebinin reddi üzerine, bu işlemin ve dayanağı olan Vazife Malullüğü Tespit Kurulu kararının iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayla ilgili olarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Gaziantep Askeri Savcılığınca yapılan soruşturma sonunda 26.10.2011 tarih ve E:…, K:… Sayılı kararı ile; tam olarak belirlenemeyen bir nedenle silahını sağ şakak bölgesine dayayarak ateş etmesi sonucu ölümünde, herhangi bir kimsenin ihmal veya kusurunun bulunmadığı, hakkında kamu davası açılabilecek herhangi bir eylem veya şüphelinin olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, daha sonra, ilgilinin durumunun Vazife Malullüğü Tespit Kurulunca 27.07.2016 tarih ve 403 sayı ile incelenerek; “… ölümü olayındaki eylemi, 5434 Sayılı Kanun’un 48. maddesinin (ç) fıkrası (intihara teşebbüs) kapsamında bulunan H. Ö. hakkında, aynı Yasanın vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı” şeklinde karar verildiği anlaşılmaktadır.Ayrıca davacılar tarafından, O. B. aleyhine “hakaret, tehdit, basit yaralama” suçlarından dolayı açılan davada, Kahramanmaraş 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 08.02.2013 tarih ve E:…., K:…. Sayılı kararıyla suçların sabit görülerek tüm suçlardan ayrı ayrı hapis ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmektedir.5434 Sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 56. maddesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun ilgili maddeleri ışığında, erler için vazife malullüğü için aranılan ”vazifeden doğma halinin” daha geniş kapsamlı düşünülmesi gerekmektedir. Zira erlerin, eğitim, manevra ve iç hizmetin gerektirdiği görevleri haricinde, belli bir disiplin içerisinde, kendi insiyatifleri olmaksızın, tespit edilen yerlerde bulunmaları zorunlu olduğundan, 5434 Sayılı Yasa’nın 48. maddesinde öngörülen yasak eylemleri işlememek ve kendi kusurlu ve kasıtlı hareketleri dışında meydana gelen kazalarda yararlanmaları ve ölmeleri durumunda haklarında Yasa’nın vazife malulüğü ile ilgili hükümlerinin uygulanmasını gerektirmektedir.”D A N I Ş T A Y Onbirinci Daire Esas No : 2012/8090 Karar No : 2013/9118

 

  • “Somut olayda, davacı murisinin polis memuru olarak 25.06.2012 tarihinde ilk atamasının yapıldığı, tüm dosya kapsamına göre murisin, olay günü 24:00-08:00 saatleri arasında görevli bulunmaktayken bebeğinin rahatsızlanması üzerine kıdemli baş polis memurundan izin alarak saat 01:15’te uygulama nöbetini bitirmesini müteakiben kendisine ait özel aracıyla evine dönerken trafik kazası geçirerek vefat ettiği, söz konusu durumun 03:15’te tutanak altına alındığı, Kurum tarafından verilen 26.06.2020 tarih ve 639 sayılı Vazife Malullüğü Tespit Kurulu kararıyla murisin vefatına neden olan olayın fiilen görevinin başında iken meydana gelmemesi nedeniyle 5510 sayılı Kanun’un 47’nci maddesinin birinci fıkrasına görev vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığına karar verilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla; davacı murisinin görevinin tutanağa göre saat 01:15 itibariyle sona erdiği, özel aracıyla evine giderken trafik kazası geçirmesi sonucunda meydana gelen vefat olayında vazife malullüğü şartlarının oluşmadığı dikkate alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup davanın reddine karar verilmelidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”( Yargıtay Hukuk Dairesi, Esas Numarası: 2023/10244 Karar Numarası: 2024/3375 Karar Tarihi: 28.03.2024)

Av. Kubilay REŞBER

Son Makaleler

Yayınımız Var!

Geri Gönderme Merkezlerinde İnsan Hakları Hukukuna İlişkin Temel Sorunlar

Çalışma, devletlerin göçü kontrol, sınırlandırma, caydırma, göçmenliğin niteliğinin tespiti, belgelerin tasdiki, sınır dışı gibi resmi veya gayri resmi saiklerle idari gözetim altına alınması sürecini insan hakları bağlamında ele almaktadır..