İdari Tazminat Davalarında Süreye İlişkin Danıştay Emsal Kararı

Askeri hizmete ilişkin tazminat davalarında sürenin başlangıcına belirlenmesine ilişkin Danıştay 10. Daire Başkanlığının 2017/2931 E.,  2022/3448 K. sayılı kararı şu şekildedir;

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2931
Karar No : 2022/3448

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Komutanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının (…. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının) temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, askerlik görevinin sebep ve tesiriyle hakkında travma sonrası stres bozukluğu tanısı konularak TSK’da görev yapamayacağına karar verilmesi üzerine görevinden ayrılmak zorunda kaldığı, anılan hastalığı sebebiyle çalışma gücünü ve mesleğini tamamen kaybettiği ve elde edeceği maddi gelirlerden mahrum kaldığı, ayrıca hastalığının tedavisi sürecinde sıkıntılar çektiği, çekmeye devam edeceği, meydana gelen zarardan idarenin sorumlu olduğu ileri sürülerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesi’nce; davacının 2008 yılı ve öncesine ait dönemde terör örgütü mensuplarına karşı düzenlenen operasyon ve daha birçok terörle mücadele operasyonuna katıldığı ve diğer asayiş görevleriyle, katıldığı operasyonların (stresörlerin) kendisinde yarattığı ruhsal depresyonlar nedeniyle sağlık sorunları yaşamaya başladığı, bu itibarla davacının olayın ve zararın öğrenildiği 2008 yılından itibaren 1 yıl ve her halükarda 5 yıl içerisinde davalı idareye müracaatla haklarının yerine getirilmesini istemesi gerekirken, bu süreler geçtikten sonra 09/11/2015 tarihinde davalı idareye yapılan başvurunun ardından 19/01/2016 tarihinde açılan davanın süresinde bulunmadığı, ayrıca 2010-2015 yılları arasında kesintili olarak alınan raporların da eylemin ve zararın öğrenilme tarihine bir etkisinin bulunmadığı, bu raporların vazife malulü sayılıp sayılmamasına etki edebileceği gerekçeleriyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, bedensel zararlarda, kesin maluliyete ilişkin sağlık kurulu raporunun öğrenildiği tarihten itibaren dava açma süresinin hesaplanması gerektiği, hakkında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesince düzenlenen 27/02/2015 tarihli rapor tarihinden itibaren dava açma süresinin başlayacağı belirtilerek, temyize konu kararda hukuka uygunluk bulunmadığı, bu sebeple bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin kapatılmasıyla Danıştay’a ve İdare Mahkemelerine gönderilen dosyalara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na tabi olması nedeniyle işin gereği görüşüldü:


İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dosya içerisinde yer alan “askeri hizmet safahatı” belgesi incelendiğinde; davacının 09/09/2004-02/07/2005 tarihleri arasında Bingöl ili, Genç ilçesi Merkez Jandarma Karakolunda uzman olarak, 02/07/2005-16/08/2007 tarihleri arasında Bingöl ili, … ilçesi Jandarma Asayiş … Bölüğü … Komutanı olarak, 03/09/2007-31/08/2009 tarihleri arasında İstanbul ili, … Jandarma Komando Tabur Komutanlığı … Bölük … Komutanı olarak görev yaptığı, 07/09/2009-05/09/2011 tarihleri arasında görev yaptığı … Jandarma Okulları Kurslar Komutanlığından sağlık sebebiyle geç ilişik kestiği, 19/09/2011-30/06/2012 tarihleri arasında da Ankara … Merkez Jandarma Karakol Asayiş Tim Komutanı olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan dosyada bulunan 27/02/2015 tarihli ve 2857 numaralı GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığınca düzenlenen “Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Raporu”nda; davacıya, 17/02/2010 tarihinde Etimesgut Asker Hastanesi raporuyla anksiyete bozukluğu tanısıyla 2 ay istirahat verildiği, 30/04/2010 tarihinde Etimesgut Asker Hastanesi raporuyla borderline kişilikte anksiyete bozukluğu tanısıyla 2 ay istirahat verildiği, 07/07/2010 tarihli GATA raporuyla, postravmatik stres bozukluğu tanısıyla 45 gün istirahat verildiği, 26/08/2010 tarihli GATA raporuyla, postravmatik stres bozukluğu tanısıyla 45 gün istirahat verildiği, 15/06/2011 tarihli GATA raporuyla, anksiyete bozukluğu tanısıyla 30 gün istirahat verildiği, 14/07/2011 tarihli GATA raporuyla, anksiyete bozukluğu tanısıyla 45 gün istirahat verildiği, 05/11/2013 tarihli GATA raporuyla, postravmatik stres bozukluğu tanısıyla 2 ay istirahat verildiği, 08/01/2014 tarihli GATA raporuyla, postravmatik stres bozukluğu tanısıyla 6 ay istirahat verildiği, 24/06/2014 tarihli GATA raporuyla, postravmatik stres bozukluğu tanısıyla 3 ay istirahat verildiği, 18/09/2014 tarihli GATA raporuyla, postravmatik stres bozukluğu tanısıyla TSK’da görev yapamaz şeklinde rapor verildiği hususları belirtildikten sonra yapılan muayene sonucu davacıya travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulduğu, durumunun değerlendirilmesinin ardından ise TSK’da görev yapamayacağına karar verildiği, ayrıca hastalığının oluşumunda askerlik görevinin sebep ve tesirinin olduğu, silah bulundurma ve taşımasında sakınca olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Diğer taraftan, davacının 16/09/2015 tarihinde vazife malulü olarak görevden ayrıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bunun ardından davacı tarafından, askerlik görevi ve bu kapsamda yoğun terörle mücadele görevinin sebep ve tesiriyle malul duruma düştüğü ileri sürülerek meydana gelen zararlarına karşılık olarak tarafına 500.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi istemiyle 09/11/2015 tarihli dilekçeyle Jandarma Genel Komutanlığı’na başvuruda bulunulmuştur.
Bu başvurunun zımmen reddedilmesi üzerine 19/01/2016 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa’ya eklenen geçici 21. madde, (E) bendi hükmüyle askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’na eklenen ve 7078 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile kabul edilen geçici 45. maddede ise, kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak, “usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi” gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ön karar başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan haliyle “Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması” başlıklı 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurmaları, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda aktarılan maddeler uyarınca idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle tam yargı davası açılabilmesi için; maddi olayın, zarara sebep olan eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın kesin olarak ortaya konulması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir davranışı, bir tutumu veya hareketsizliği; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları ifade etmektedir. Dolayısıyla zarara sebep olan eylemin idariliği ve yol açtığı zarar bazen eylemin yapılmasıyla veya olayın gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme, ceza soruşturma ve kovuşturması ile kesin sağlık kurulu raporları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesinde öngörülen bir ve beş yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılamaması sonucunu doğuracaktır. Eylemin idariliğinin ve/veya zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Uyuşmazlıkta; davacı tarafından askerlik görevinin sebep ve tesiriyle meydana geldiği ileri sürülen zararın ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı; her ne kadar davacı hakkında çeşitli tarihlerde hastalığı sebebiyle tedaviler uygulanmış ve bu kapsamda raporlar düzenlenmiş ise de, davacının sağlığı sebebiyle kesin olarak maluliyete uğradığına ve hastalığının oluşumunda askerlik görevinin sebep ve tesirinin bulunduğuna ilişkin raporun … tarihli ve … numaralı GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığınca düzenlenen “Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Raporu” olduğu, nitekim söz konusu raporun ardından davacının vazife malulü olarak görevle ilişiğinin kesildiği görülmektedir.
Buna göre, davacının olay nedeniyle uğramış olduğu zararı ve zarar ile görev arasındaki illiyet bağını en geç … tarihli ve … numaralı GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığınca düzenlenen raporla öğrenmiş olduğu, dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nda belirtilen 1 yıllık sürenin 27/02/2015 tarihinden itibaren işlemeye başladığı kabul edilmelidir.
Bu durumda, zararın öğrenildiği tarih olan 27/02/2015 tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde kalan 09/11/2015 tarihinde davacı tarafından idareye başvuru yapıldığı, idarece 60 gün içinde cevap verilmediğinden, bu sürenin bittiği 08/01/2016 tarihinden itibaren 60 günlük yasal dava açma süresi içinde 19/01/2016 tarihinde açılan işbu davanın süresinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu haliyle davanın süre yönünden reddi yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin temyize konu (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının (… İdare Mahkemesinin 30/12/2016 tarih ve E:…, K:… sayılı kararının) BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir