1219 Sayılı Kanuna Aykırılık/Yetkisiz Hekimlik Emsal Karar

19. Ceza Dairesi         2021/4470 E.  ,  2021/6783 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : 1219 Sayılı Kanuna Aykırılık, Taksirle Yaralama
HÜKÜMLER : Beraat

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
1-) Sanık hakkında 1219 sayılı kanuna aykırılık suçundan açılan kamu davasında verilen beraat hükmüne karşı şikayetçi vekilinin temyiz istemine yönelik olarak;
Mahkemece gerçek kişi şikayetçinin hangi suçtan kamu davasına katılmasına karar verildiği açıkça belirtilmemişse de; şikayetçinin ayağındaki siğillerin tedavisi amacıyla, doktor olmadığını bildiği sanığın kozmetik ve bitkisel ürünlerin satışını yaptığı anlaşılan işyerine kendi rızasıyla gitmesi ve sanığın ayağına müdahale etmesine izin vermesi karşısında;
Açılan kamu davasının niteliğine göre, suçtan doğrudan zarar görmeyen ve Kanun’da kamu davasına katılması konusunda özel düzenleme bulunmayan gerçek kişi şikayetçinin, davaya katılma ve hükmü temyize yetkisi bulunmadığı halde mahkemece kanuna aykırı gerekçeyle kamu davasına katılan olarak kabulünün, şikayetçiye bu niteliği ve dolayısıyla kanun yoluna başvurmak hak ve yetkisini kazandırmadığı anlaşıldığından, şikayetçi vekilinin TEMYİZ İSTEMİNİN, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak REDDİNE,
2-) Sanık hakkında taksirle yaralama suçundan açılan kamu davasında verilen beraat hükmüne karşı şikayetçi vekilinin temyiz istemine yönelik olarak ise;
Dosyada mevcut adli tıp raporuna göre, şikayetçinin ayağında sanığın eylemi sonucu meydana gelip gelmediği kesin olarak belirlenemeyen komplikasyon ve kanama dolayısıyla, şikayetçinin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan doğrudan zarar görmüş olabileceği değerlendirilmekle; CMK’nin 260/1. maddesi kapsamında hükmü temyize hakkı bulunduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluşturduğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Suç tarihi itibariyle sanığa isnat edilen suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre davanın 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi bulunması, suç tarihi olan 15.05.2012 tarihinden sonra işlemeye başlayan zamanaşımını kesen en son olayın, sanığın savunmasının alındığı 28.02.2013 günü olması karşısında, temyiz incelemesi aşamasında 8 yıllık (olağan) dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması,
Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiyle, 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddesi uyarınca, sanık hakkında açılan KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE, 16.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir