Umut Hakkı
Umut Hakkı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre ortaya çıkmış bir haktır. Çok ağır suçlar işlemiş ve ömür boyu hapse mahkum olmuş mahkumlara bir gün tahliye olma umudunun verilmesi yani bu umutla cezaevinde tutulması ve yaşaması umut hakkının esasıdır.
AİHM’e göre cezasının belli bir süresini iyi halli olarak çeken mahkumun tahliye edilmesi uygulaması her ceza infaz sisteminde bulunmalıdır. Böylece mahkumun pişmanlığı ve çektiği cezayla rehabilite olması anlamını bulacaktır. Aksi halde mahkum yaşadıkça daha fazla ceza çekmek zorunda kalacaktır ki buda adaletin ve orantılı cezalandırma ilkesine uygun olmayacaktır.
Umut Hakkı, bir kişiye en azından bir gün özgürlüğünü tekrar kazanma umudu verilerek cezanın çektirilmesidir.
O halde infaz sistemi mahkumun iyi halli olup olmadığını göz geçirecek ve şartları sağlaması halinde mahkum tahliye edilecektir. Mahkumun bu umut verilmeden cezalandırılması AİHM’e göre kötü muamele yasağının ihlalidir.
Umut hakkı, şartlı tahliye veya koşullu salıverme gibi cezanın bir kısmının cezaevinde geçirildikten sonra rehabilite olan ve toplum açısından tehlikeliliği de ortadan kalkmış olan mahkumun tahliye edilmesi suretiyle vücut bulmaktadır. Kısaca her mahkumun suçu ne olursa olsun bir gün serbest kalma umuduyla yaşamasını mümkün kılacak hukuki düzenlemelerin var olması gereklidir.
Yaşamı boyunca mahkuma hiçbir şekilde tahliye hakkı tanınmaması, bir tahliye ümidine sahip olmadan hapiste çok uzun yıllar yatması kısaca şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis AİHM tarafından “umut hakkı”nın ihlali olarak görülmüştür.
Bundan başka, şartlı tahliye içermeyen bir müebbet hapis mahkûmu, serbest bırakılma ümidi olmaksızın ve cezasının gözden geçirilmesini isteme ihtimali olmadan hapsedilirse, suçunu asla telafi edememe riski bulunmaktadır: mahkûm cezaevinde ne yaparsa yapsın, rehabilitasyon yoluyla gelişimi ne kadar olağanüstü olursa olsun, cezası sabit ve gözden geçirilemez kalacaktır. Gerçek şu ki, cezalandırma zamanla daha yüksek hale gelmektedir: mahkûm ne kadar çok yaşarsa, ceza o kadar uzun olur. Böylece, şartlı tahliye içermeyen müebbet hapis cezası, uygulanma zamanında hak edilmiş bir ceza olsa bile, zamanın geçmesiyle birlikte adaletin ve orantılı cezalandırmanın zayıf bir güvencesi haline gelecektir .
Umut hakkı kavramı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları ile şekillenmiştir. AİHM’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3’üncü maddesi olan “işkence ve kötü muamele yasağı” ilkesini geniş ve dinamik yorumlamasıyla “umut hakkı” kavramı ortaya çıkmıştır. Umut hakkıyla ilgili Türkiye hakkında da verilmiş ihlal kararları mevcuttur.
Umut hakkının kullanımı
Öncelikle umut hakkı hayat boyu müebbet hapis cezası kesinleşmiş mahkumları ilgilendirmektedir. Türk İnfaz Hukuku sisteminde “umut hakkının kullanımı” koşullu salıverilme uygulaması ile tezahür etmiştir. Buna göre cezasının yarısını cezaevinde geçiren mahkum “iyi halli” olması, ıslah olduğunun anlaşılması üzerine erkenden tahliye edilebilir. Müebbet hapis cezalarındaki süreler şu şekildedir;
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında 30 yıl,
- Müebbet hapis cezasında 24 yıl,
- Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde 36 yıl,
- Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla 36 yıl,
- Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde 30 yıl,
- Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla 30 yıldır.
- 5275 sayılı kanun m.107/3 e göre; Birden fazla süreli hapis cezasının miktarı ne olursa olsun cezaevinde en fazla geçirilecek süre ise 28 yıldır.
Buna göre kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olsa bile iyi halli olması şartıyla bir gün tahliye edileceği umuduyla cezasını çeker. Böylece umut hakkında sahip olmuş olur.
Türk Hukukunda “umut hakkı”nın tartışmalı olduğu kısım ise koşullu salıverilmenin uygulanmayacağı suçlardır. Bu konus AİHM ve Avrupa Konseyi nezdinde eleştiri konusu olmuştur.
Umut Hakkından Kimler Yararlanamaz.
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başlıklı Dördüncü Bölüm, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Beşinci Bölüm, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.
- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında tutuklu veya hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkûm edilmiş bulunanlar ile disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin
cezaları kaldırılmış olsa bile şartla salıverilmeden yararlanamazlar. - 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden sonra bu Kanunun kapsamına giren bir suçu işlemeleri halinde, şartla salıverilmeden yararlanamazlar.
- Ölüm cezaları, 14/7/2004 tarihli ve 5218 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişik 3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamaz. Bunlar
hakkında ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası ölünceye kadar devam eder.
Umut Hakkı Abdullah Öcalan Örneği
Abdullah Öcalan Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından idama mahkum edilmiş daha sonra Avrupa Birliği Uyum Yasaları kapsamında cezası ömür boyu hapis yani ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmiştir. Abdullah Öcalan verilen bu cezanın niteliği itibariyle şartlı tahliye yani koşullu salıvermeden yaralanamaz. Kısaca yaşadığı müddetçe cezaevinde tutulacaktır. Gündemdeki “umut hakkı” tartışmalarının nedeni de tam olarak budur.
Zira AİHM, Abdullah Öcalan’la ilgili 18 Mart 2014 tarihinde vermiş olduğu kararında mahkumun 1999 yılından bu yana şartlı tahliye imkânı olmayan bir hapis cezası çektiğini, diğer pozitif yükümlülüklerinin yanında devletin hâkim tarafından belli aralıklarla mahkûmiyetinin yeniden gözden geçirilmesini sağlayacak yasal dayanağı olan bir sistem kurmakla yükümlü olduğuna karar vermiştir.[1] Böylece Türkiye Cumhuriyeti mahkum edilmiştir. Devlet Bahçeli’nin “umut hakkı” bağlamında söylemi hukuki açıdan bu minvalde değerlendirilmelidir.
AİHM’in Abdullah Öcalan kararı için tıklayınız.
[1] https://hudoc.echr.coe.int/tur?i=001-142087
Av. Kubilay REŞBER