Av. Kubilay REŞBER

Deneyim, İlgi ve Çözüm Odaklı Yaklaşım

Kalp Krizi Geçiren Kişilerin Vazife Malullüğü

VAZİFE ESNASINDA GERÇEKLEŞEN KALP KRİZİ VAKALARINDA VAZİFE MALULİYETİ EMSAL KARARLAR

Danıştay 10.D., E. 2008/1416 K. 2011/4284 T. 18.10.2011

    “Yasa dışı gösteri ve eylemlerin önlenmesi amacıyla gündüz saatlerinde başlayan operasyonun gece geç saatlere kadar devam ettiği, eylemci grup tarafından güvenlik güçlerine taş ve molotof kokteyli atıldığı, bu olaylara müdahale ettiği sırada kalp krizi geçiren davacılar yakınının olayın neden ve etkisiyle yaşamını yitirdiği, davacılar yakınına vazife malüllüğü aylığı bağlandığı dikkate alındığında, nakdi tazminat ödenmemesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı hakkında.

    İstemin Özeti : Davacılar tarafından, Adana İl Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru olan yakınlarının, 6.9.2005 tarihinde görevinin neden ve tesiriyle geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğinden bahisle 2330 sayılı Yasa uyarınca nakdi tazminat ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 13.4.2006 tarih, 2006/14 sayılı Nakdi Tazminat Komisyonu kararının iptali ile hesaplanacak nakdi tazminatın taraflarına ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda, Ankara 6. İdare Mahkemesince; yasa dışı gösteri ve eylemlerin önlenmesi amacıyla gündüz saatlerinde başlayan operasyonun gece geç saatlere kadar devam ettiği, eylemci grup tarafından güvenlik güçlerine taş ve molotof kokteyl atıldığı, bu olaylara müdahale ettiği ettiği sırada kalp krizi geçiren davacılar yakının olayın neden ve etkisiyle yaşamını yitirdiği, davacılar yakınına vazife malüllüğü aylığı bağlandığı dikkate alındığında dava konusu işlemin iptali, hesaplanacak nakdi tazminatın davacılara ödenmesi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    Danıştay Tetkik Hakimi : Erkan Yılmaz

    Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    Danıştay Savcısı : İbrahim Özdemir

    Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:

    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

    Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile Ankara 6. İdare Mahkemesinin 21.11.2007 tarihli, E:2006/1913, K:2007/2654 sayılı kararının onanmasına, 18.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bölge İdare Mahkemesi Kararı – Ankara BİM, 11. İDD, E. 2017/7268 K. 2018/3720 T. 26.9.2018

    İSTEMİN ÖZETİ :Davacı tarafından, eşinin Siirt İli, Tillo İlçesi, A3 Köyü’nde geçici köy korucusu olarak görev yapmakta iken görevi sırasında kalp krizi geçirerek vefat etmesi nedeniyle 2330 sayılı Yasa uyarınca malullük aylık bağlanması istemiyle yaptıkları başvurunun reddine ilişkin 18.06.2015 tarih ve 369 işlemin iptali istemiyle açılan davada; ölüm olayının görev sırasında ve görevin etkisiyle meydana geldiğinin kabulü suretiyle davacıya 2330 sayılı Yasa hükümleri uyarınca başvuru tarihinden itibaren malullük aylığı bağlanması gerekirken, aksi yöndeki tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak Ankara 11. İdare Mahkemesince verilen 09.12.2016 tarih ve E:2016/1248, K:2016/4332 sayılı kararın; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.

    SAVUNMANIN ÖZETİ :Savunma verilmemiştir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesince, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:

    Dairemizin 22.06.2018 tarih ve Esas No: 2017/7268 sayılı ara kararı gereğince SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 06.08.2018 tarih ve Sayı: 50687469-Kard.-401.07-291 sayılı raporda; Koroner arterlerde (kalbi besleyen damarlarda) saptanan aterosklerozun (damarlarda yağ birikmesi, kalınlaşması ve sertleşmesi) iskemik (kan akımının azalması) kalp hastalığı yakınması olmayan bireylerde bile çok yaygın bir otopsi bulgusu olduğu, esas sorunun aterosklerozun neden geliştiği değil, sessiz aterosklerotik plağın yıllarca büyüdükten sonra neden yırtıldığı ve miyokard enfarktüsüne (kalp krizine) yol açtığının olduğu, kalp krizlerinin çoğunlukla aterosklerotik plağın yırtılması ve buna bağlı pıhtının kalp damarını tıkaması ile meydana geldiği, bunun dışında nadiren kokain kullanımı, kalbe darbe, metabolik hastalıklar, damar iltihabı, konjenital koroner anomaliler gibi nedenlere bağlı olarak gelişebileceği, Aterosklerotik plak rüptür (yırtılma) riskinin plaklarda yırtılmayı kolaylaştırılacak dış güçler ile ilişkin olduğu, kan basıncı yüksekliği, kan akışkanlığı, kan adrenalin seviyesi gibi faktörlerin kalp krizine eğilimi artırdığı, kalp krizinin kış mevsiminde ve sabah erken saatlerde daha sık görüldüğü, kalp krizini tetikleyen birçok faktörün olduğu, soğuk havanın bunlardan biri olduğu, ancak soğuk havaya maruz kalmanın tek başına veya başka nedenlerle birlikte kalp krizine sebep olup olmayacağı konusunda kesin bir hükmün verilemeyeceği belirtilmiştir.

    Sözkonusu raporda kalp krizinin kış mevsiminde ve sabah erken saatlerde daha sık görüldüğü ve soğuk havanın kalp krizini tetikleyen faktörlerden biri olduğunun belirtilmiş olduğu, davacının eşinin kış mevsimi olan Ocak ayında gece saat 03.00-04.00 civarında görevi başında vefat ettiği dikkate alındığında davacının eşinin aşırı soğuğun tetiklemesi sonucu kalp krizi geçirerek vefat ettiği, maluliyetin görevin sebep ve etkisi ile meydana geldiği sonucuna ulaşılmıştır.

    Ankara 11. İdare Mahkemesi’nce verilen karar; usul ve yasa hükümleri ile hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF BAŞVURUSUNUN yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusundaREDDİNE,yargılama giderlerinin başvuruda bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından varsa artan miktarın istenilmesi halinde başvurana iadesine, 26.09.2018 tarihinde oybirliğiyle ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun değişik 45/6. maddesi uyarınca kesin olarakkarar verildi.

    Danıştay 12. Dairesi Esas No : 2018/5393 Karar No : 2021/4729

    İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :

    Dava konusu istem: Geçici köy korucusu olarak görev yapan eşi H.A.’nın 03/08/2005 tarihinde Holing Tepe Kırsalındaki görevi esnasında kalp krizi geçirerek vefat etmesi üzerine müteveffa K.A. tarafından, 05/12/2013 tarihinde eşinin ölümü nedeniyle 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve 6353 sayılı Kanun uyarınca 15/08/2009 tarihinden itibaren vazife malullüğü, dul ve yetim aylığı bağlanması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal hakların ölüm olayının gerçekleştiği tarihin aybaşı olan 15/08/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.

    İdare Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; davacının eşinin her ne kadar terör örgütüyle bilfiil mücadele esnasında ölmediği açık ise de, taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı üzere davacının eşinin göreve gidiş esnasında kalp krizi geçirmek suretiyle hayatını kaybettiği, ölüm olayının terör eylemlerinin neden ve etkisiyle oluştuğu, zira burada önemli olan hususun gerçekleşen kalp krizinin terör olaylarını önlemek amacıyla yapılan görev sonrasında illiyet bağını kesmeyecek bir bütünlük ve bağlılık çerçevesinde meydana gelmesi olduğu, davacının eşinin de bu kapsamda görevi nedeniyle aldığı emir doğrultusunda çatışma mahalline gidiş esnasında vefat ettiği; dolayısıyla çatışma öncesi meydana gelen kalp krizinin terör faaliyetlerinin önlenmesinden bağımsız düşünülemeyeceği dikkate alındığında; davacının 3713 sayılı Kanun’un 21. maddesinin 2. fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından dava konusu işlemin; idareye başvuru tarihi olan 05/12/2013 tarihinden itibaren aylık bağlanması isteminin reddine yönelik kısmında hukuka uygunluk görülmediğinden iptaline, dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların idareye başvurduğu 05/12/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, önceki dönemlere ilişkin aylık bağlanması isteminin reddine yönelik kısmının iptal istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, annelerinin Beytüşşebap Kaymakamlığı’na verdiği dilekçelerde aylık ve tazminat taleplerinde bulunduğundan zamanaşımının söz konusu olmayacağı ileri sürülmektedir.

    Davalı idare tarafından, Vazife Malullüğü Tespit Kurulu tarafından davacılar murisi hakkında 2330 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığına karar verildiği, davalı kurumun 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu uyarınca harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taraflar tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:

    Açıklanan nedenlerle;

    1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
    2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle idareye başvuru tarihi olan 05/12/2013 tarihinden itibaren aylık bağlanması istemini reddine yönelik kısmının iptali ile dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların idareye başvurduğu 05/12/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, önceki dönemlere ilişkin aylık bağlanması talebinin reddine yönelik kısmının iptali istemi yönünden davanın reddine ilişkin …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
    4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Makaleler

    Yayınımız Var!

    Geri Gönderme Merkezlerinde İnsan Hakları Hukukuna İlişkin Temel Sorunlar

    Çalışma, devletlerin göçü kontrol, sınırlandırma, caydırma, göçmenliğin niteliğinin tespiti, belgelerin tasdiki, sınır dışı gibi resmi veya gayri resmi saiklerle idari gözetim altına alınması sürecini insan hakları bağlamında ele almaktadır..