Av. Kubilay REŞBER

Deneyim, İlgi ve Çözüm Odaklı Yaklaşım

Göç Nedir?

Bir kişinin yaşadığı yeri terk ederek en azından başka bir yere yerleşme niyetiyle yer değiştirmesi göç olarak tanımlanır.[1] Ülkesini, vatanını, sahibi olduğu toprağı terk etmek, göç eden insanlar açısından yaşamlarını korumak, hayatta kalabilmek, işkence veya zalimane eylemlerden kurtulmak, aç kalmamak, iş bulabilmek, daha iyi ekonomik şartlara sahip olmak, özgürce düşüncelerini ifade edebilmek, eğitim almak, tedavi olmak gibi çok sayıda gerekçeye dayandırılabilir. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) göçü, “Bir kişinin veya bir grup insanın uluslararası bir sınırı geçerek veya bir Devlet içinde yer değiştirmesi. Süresi, yapısı ve nedeni ne olursa olsun insanların yer değiştirdiği nüfus hareketleridir. Buna, mültecilerin, yerinden edilmiş kişilerin, ekonomik göçmenlerin, aile birleşimi gibi farklı amaçlarla hareket eden kişilerin göçü de dâhildir.” diyerek tanımlamaktadır.[2] Göç kavramı ülkelerin göç mevzuatına uygunluğu bakımından “düzenli göç[3] ve “düzensiz göç[4] olarak ikiye ayrılır. Düzensiz göç kısaca ülke yasalarına aykırı şekilde giriş ve geçişleri ifade eder.

Bugün dünya üzerinde coğrafi avantajları nedeniyle dışa kapalı kalmış birkaç yer dışında toplumsal yapısı göçle şekillenmemiş veya göçten etkilenmemiş bir bölge neredeyse yoktur. Sosyolojik açıdan göç hem bir neden hem de bir sonuçtur.[5] Göç, iyi bir yaşam arayışında olan insanın başka bir yere taşınması ve bütünleşmesinden çok daha karışık toplumsal bir olgudur. Zira göç eden kişinin geri kalan hayatını ve sonraki nesilleri etkileyen çok taraflı ve çok katmanlı bir süreçtir. Göç, tarih, siyaset bilimi, coğrafya, psikoloji, sosyoloji ve hukuk alanlarının üzerine çalıştığı ve farklı yönleri ile ilgilendiği bir olgudur.[6] Göç temelde iç ve dış göç olmak üzere iki başlık altında incelenebilir. Çalışmamız ve insan hakları hukuku bakımından göçten kastımız dış göç diğer bir deyimle uluslararası göç’tür. Uluslararası göç, devlet egemenliği ve sınırları, vatandaşlık hukuku, uluslararası sözleşmeler ve ilişkiler, insan hakları belgeleri bağlamında ele alınmaktadır.[7]

Göçün tarihsel, sosyolojik, ekonomik ve psikolojik derinliği ve çok boyutlu özelliği bireylerin maddi ve manevi dünyaları üzerindeki etkisi ile ilişkilidir. Göç kararının alınması, göç yolculuğu ve göçün sonuçlanması süreçleri bireyin bedeni ve kişiliği üzerinde maddi ve manevi izler bırakır. Bir göçmen sevdiklerini ve yaşantılarını geri bırakmanın manevi yükü altındadır. Ve ayrıca onu göçe zorlayan nedenlerden ötürü bazı acılar yaşamış veya yaşama korkusu içerisindedir. Göç ederken eşinin ve çocuklarının ya da aile bireylerinin durumu da kaygı vericidir. Çıkacağı yolculukta çoğunlukla kendisini istekli bir şekilde kabul edebilecek bir başka ülke yoktur. Bu nedenle gitmeyi düşündüğü yere varış ülkesinin sınırlarını ihlal ederek gidecektir. Yolcuğunun başarıya ulaşması için kaçakçılarla anlaşması ve para ödemesi gerekir.

Yolculuk deniz, hava ve kara yoluyla bir araçla veya yaya olarak yapılacaktır. Göçmenin yaşamı bindiği botun batmasıyla veya bir sınır muhafızının geri itmesiyle sona erebilir. Göçmen bir şekilde gizlice ülkeye girebilirse saklanmak ve aynı zamanda çalışarak yaşamını sürdürmek zorunda kalabilir. Zorlu çalışma şartları, yakalanma korkusu ve kayıt dışılık göçmeni oldukça savunmasız hale getirir. Ya da yasa dışı giriş nedeniyle gözaltına alınıp ardından sınır dışı edilebilir. Sınır dışı edilme menşe ülkesinden şiddet olayları, doğal afetler, çatışmalar veya zulümden kaynaklı olarak gelenler için ölüm veya işkence ile neticelenebilir. Sınır dışı edilmek yerine uzun süreli özgürlüğünden mahrum etme de bir dizi hak ihlalini beraberinde getirir. Bir göçmen için en iyi ihtimalle ülkeye kabul edilme, çalışma ve barınma imkânlarının sağlanması dahi göçmen düşmanlığı ve nefreti nedeniyle büyük ölçüde anlamını kaybedebilir. Zira zorunlu veya gönüllü, bireysel ya da kitlesel şekilde yer değiştiren göçmenler yabancı düşmanlığı, nefret söylemleri, medya ve kamuoyu tartışmaları, sağ popülist parti söylemleri ile kriminalize edilmekte hatta insan olarak bazı temel haklara sahip oldukları dahi görmezden gelinmektedir.

İnsan hakları hukuku, göç ve göç kontrolü bağlamında devlet uygulamalarının bireyin temel insan hak ve özgürlükleri üzerinde oluşturduğu baskı ve ihlalleri görmezden gelmemiştir. Temelde göç etme nedenine bağlı olarak devlet egemenliğinin karşısındaki ilk kazanım mülteci koruma sisteminin oluşturulmasıdır. Uygulama sorunlu da olsa ilkesel anlamda mültecilerin korunması için uluslararası koruma sistemi ortaya çıkmıştır.

Av. Kubilay REŞBER

[1] Bülent Çiçekli, Yabancılar ve Mülteci Hukuku, 6. bs (Ankara: Seçkin, 2016), 202.

[2] Bülent Çiçekli, “Göç terimleri sözlüğü”, Cenevre: Uluslararası Göç Örgütü Yayınları, sy 18 (2009): 65.

[3] “Menşe ülkeden çıkışı ve ev sahibi ülkeye seyahati, transit geçişi ve girişi düzenleyen kanun ve yönetmeliklere uygun olarak insanların olağan ikamet yerinden yeni bir ikamet yerine gitmeleri.” (Göç Terimleri Sözlüğü) https://publications.iom.int/system/files/pdf/iml31_turkish_2ndedition.pdf (Erişim:11.01.2023)

[4] “Gönderen, transit ve kabul eden ülkelerin düzenleyici normlarının dışında gerçekleşen hareketlilikler. Düzensiz göç konusunda açık veya genel kabul gören bir tanım yoktur. Hedef ülkeler açısından, göç düzenlemeleri uyarınca gerekli olan izin veya belgelere sahip olmadan bir ülkeye giriş yapmak veya bir ülkede kalmak veya çalışmak anlamına gelmektedir. Gönderen ülke açısından ise örneğin, bir kişinin geçerli bir pasaportu veya seyahat belgesi olmadan uluslararası bir sınırı geçmesi veya ülkeden ayrılmak için idari koşulları yerine getirmemesi gibi durumlarda düzensizlik söz konusudur. Ancak, “yasadışı göç” terimini göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretiyle kısıtlamak gibi bir eğilim söz konusudur.” (Göç Terimleri Sözlüğü)

[5] Hayriye Erbaş ve Özlem Alioğlu Türker, “Göç Araştırmaları Alanında Kavramsal Sorunlar Ve Etik/Politik Sorumluluk”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 59, sy 2 (2019): 887.

[6] Mark J. Miller ve Stephan Castles, Göçler Çağı: Modern Dünyada Uluslararası Göç Hareketleri, 1. bs, Çevirmen: Bülent Uğur Bal, İbrahim Akbulut (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınevi, 2008), 29.

[7] Erbaş ve Türker, “Göç Araştırmaları Alanında Kavramsal Sorunlar Ve Etik/Politik Sorumluluk”, 888.

Son Makaleler

Yayınımız Var!

Geri Gönderme Merkezlerinde İnsan Hakları Hukukuna İlişkin Temel Sorunlar

Çalışma, devletlerin göçü kontrol, sınırlandırma, caydırma, göçmenliğin niteliğinin tespiti, belgelerin tasdiki, sınır dışı gibi resmi veya gayri resmi saiklerle idari gözetim altına alınması sürecini insan hakları bağlamında ele almaktadır..