Gümrük İşlemlerine Tabi Tutmadan Ülkeye Eşya Sokma Suçu ve Cezası

Genel Olarak

Devletler egemenlik hakları kapsamında ülkeye giriş yapan veyahut çıkan hem kişileri hem de eşyaları kontrole tabi tutarlar. Kişiler açısından öngörülen hukuki rejimin yanında ülkeye giren eşyaların ekonomik düzenin devamı açısından kontrole tabi tutulması suretiyle devletin hükümranlık yetkisi ve ekonomik çıkarları korunmaktadır. Kanun koyucu söz konusu suçu ihdas etmekle iç piyasa dengesini bozacak, kayıt dışılık oluşturacak, devletin dış ticaret politikasını ve saygınlığını zedeleyecek, vergi gelirlerini azaltacak şekilde ülkeye eşya sokulmasını yasaklamaktadır. Devlet, gümrük idareleri ve ajanları aracılığı ile oldukça organize bir yapı kurmuş, sayılan amaçları gerçekleştirmek gümrük kapıları ve bunun dışında kalan bölgelerde faaliyet yürütmektedir.

Söz konusu suç türü 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3. maddesinin ilk fıkrasında düzenlenmektedir. Buna göre; “(1) Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.”

Ülke dışından yurtiçine sokulan eşyalar ilk olarak gümrük kanunu ile ilgili mevzuat çerçevesinde öngörülmüş bir gümrük rejimine tabi kılınmak mecburiyetindedir. Devamında eşya için öngörülmüş olan gümrük rejimlerine muvafık şekilde mevzuatça belirlenmiş işlemlere tabi kılınır, gerekli vergiler tahsil edildikten sonra eşya getirenin tasarrufuna bırakılır.

Gümrük İşlemi Nedir?

Gümrük işlemleri deyiminden  “Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması” anlaşılmalıdır. “Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması” deyimi eşyanın, a) Bir gümrük rejimine tabi tutulmasını, b) Bir serbest bölgeye girmesini, c) Türkiye Gümrük Bölgesi dışına yeniden ihracını, d) İmhasını, e) Gümrüğe terk edilmesini;… ifade eder.”( 4458 sayılı Kanun, 14. madde)

4458 sayılı Gümrük Kanununun 58/1 maddesi ise “Bir gümrük rejimine tabi tutulmak istenen eşya, bu rejime uygun şekilde yetkili gümrük idaresine beyan edilir…” şeklindedir.

Gümrük beyanı sözlü, yazılı, bu amaçla kurulmuş bilgisayar sistemi üzerinden veya eşya sahibinin gümrük rejimine tabi kılma amacını ortaya koyduğu herhangi bir şekilde yapılabilir. Beyanname ve ek belgelerin gümrüğe sunulmasından sonra eşyanın beyanı gerçekleşmiş olur. Sistem üzerinden tescil işlemi yapılan eşya için bir (kırmızı, sarı, mavi, yeşil) kontrol türü belirlenir. Kontrol işlemi sonrasında tahakkuk eden vergi ödenir ve ardından eşya teslim edilir. Yukarıda genel olarak sistematiğinden bahsetmiş olduğumuz gümrük işlemlerinin birinin veya bir kaçının yerine getirilmeden eşyanın gümrük kapısından ülke içerisine sokulması bu suçun oluşumuna vücut verecektir. Örneğin; beyannamede eşyanın belirtilmemesi veya yükümlülük doğmasına rağmen hiç beyanname verilmemesi, eşyanın gümrük rejimine tabi tutmama suretiyle ülke içerisine eşya sokulması halinde suç meydana gelecektir.

Maddi unsuru teşkil eden “gümrük işlemlerine tabi tutmama” gümrük idarelerine karşı işlenmelidir. Ancak beyan sorumluluğunun doğmadığı dolayısıyla henüz beyannamenin gümrük idaresine sunulmadığı aşamada mezkûr suç oluşmayacaktır.. Mevzuata göre yapılması gereken gümrük muamelelerini yerine getirmeme ve buna rağmen eşyayı ülke sınırlarına sokma şeklinde iki ayrı eylem söz konusu olmalıdır. Ülkeye sokma eylemi bir yere gizleme, bildirmeme, beyan etmeme, eksik veya yanlış beyan etme şeklinde işlenebilir. Yine gümrük işlemlerinden muaf eşya için bu suçun söz konusu olmayacağı belirtilmelidir. Suçun konusu olarak eşya kelimesi, ekonomik olarak bir değerle ölçülebilen, üzerinde hak sahibi olma yetkisi veren maddi cisimleri ifade eder. 4458 sayılı Gümrük Kanunu ise eşyayı “her türlü madde, ürün ve değer” olarak tanımlamıştır. Fakat suça konu olan eşya ithalat vergilerinden muaf ise bu suç oluşmayacak ve Gümrük Kanununun 239’uncu maddesindeki kabahat söz konusu olacaktır.

Gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye eşya sokma” Suçunda Etkin Pişmanlık Hükümleri

KMK’nın 5’inci maddesinin ilk fıkrası suç resmi makamlarca öğrenilmeden etkin pişmanlık göstermeyi cezasızlık sebebi olarak düzenlemişken, resmi makamlar suçu öğrendikten sonra etkin pişmanlık indirim sebebidir. İkinci fıkraya göre ise; suçu işleyen kişi etkin pişmanlık göstererek eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katını hazineye öderse soruşturma aşamasında yarı oranında, kovuşturma aşamasında ise üçte bir oranında indirim yapılacaktır. İkinci fıkradaki bu hüküm suçun örgüt faaliyeti kapsamında işlemesi durumunda uygulanmayacaktır.

Gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye eşya sokma” Suçunda Emsal Kararlar

“10.07.2007 tarihli ihbar ve 11.07.2007 tarihli olay, yakalama ve elkoyma tutanakları içeriğine, tutanak tanıklarının beyanları ile sanıkların savunmalarına ve dosya kapsamına göre; 10.07.2007 tarihinde gece geç saatlerde Suriye’den gelip siyasi sınırı aracı ile geçerek Türkiye’ye giriş yapan sanık …’in gümrük sahasından geçiş yapmak istediği, inşaat halinde bulunan gümrük sahasındaki fiziki şartların uygun olmaması nedeniyle işlemlerinin sabah yapılacağının ve gümrük sahasında beklemesi gerektiğinin gümrük muayene memurlarınca sanığa söylendiği, gümrük sahasında beklemekte olan ve pasaport işlemleri devam eden sanığın yanına, gümrük işlemlerinde tercüman olarak yardımcı olması için sanık… tarafından gönderilen sanık …’in geldiği, sanıklar Mohamed ile Ahmet’in sabah geçiş yapmak üzere araçta bekledikleri sırada, ihbar üzerine ilçe kaymakamı ile polis memurlarının gümrük sahasına geldikleri, gümrük memurlarınca sanık… beyana davet edilmeden ve sanığa beyanda bulunma hakkı tanınmadan, gümrük muayene memurlarının katılımı ile araçta yapılan aramada arka koltuk üzeri ve altı ile arka koltuk cam ön kısmında suça konu külçe altınların ele geçirildiği, sanıklar Mohamed ve Ahmet’in gözaltına alınmalarını takiben gümrük sahasına geldiği görülen sanık …’nın da adı geçenlerle ilgisi olabileceğinin değerlendirilmesi üzerine yakalandığı olayda; sanık …’in Türkiye’ye giriş yapmak için gümrük sahasında beklediği sırada, gümrük memurlarınca beyana davet edilmeden ve beyanda bulunma hakkı tanınmadan aracında yapılan arama sonucunda suça konu külçe altınların ele geçirilmesi ve sanık …’in altınlar ile ilgili beyanda bulunacağını savunması karşısında, bu haliyle fiilin, henüz icra hareketlerine başlanılmaması nedeniyle teşebbüs aşamasına ulaşmamış hazırlık hareketi niteliğinde olduğu, bu aşamaya kadarki fiilerin bir başka suçu da oluşturmadığı, sanıkların ülkeye işlenmemiş altın ithal edebilme şartlarına sahip olmamalarının, hazırlık hareketi niteliğindeki fiilinin cezalandırılamayacağı gerçeğini değiştirmeyeceği anlaşıldığından, sanıklara atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığının kabulü gerekmektedir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 03.04.2018 tarih, 2017/735 E. ve 2018/173 K. sayılı kararı)

“Yukarıda belirtildiği şekilde giriş gümrük idarelerince TIR kamesinde beyan edilen miktara göre tespit edilen fazlalığa ilişkin eşyanın karayolu taşıtının veya konteynerin mühürlü kısmında bile olsa gizlenerek, saklanarak veya özel olarak yapılmış zula tabir edilen yerler de bulunması halinde bu fıkranın l’inci bendinde belirtildiği gibi işlem yapılmayıp 5607 sayılı Kanun hükümleri gereğince takibatta bulunulur.” ve 31.12.2010 tarih ve 27802 (5. mükerrer) Resmi Gazete’ de yayımlanan Gümrük Genel Tebliğ inin (Tır İşlemleri – Seri No.2) 27. maddesinin 5 fıkrası “Ancak, TIR karnesinde beyan edilen miktara göre tespit edilen fazlalığın, taşıtın veya konteynerin mühürlü kısmında olsa dahi gizlenmiş, saklanmış halde veya özel olarak yapılmış zula olarak tabir edilen bir yerde bulunması durumunda dördüncü fıkra hükümleri uygulanmaz ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümlerine göre takibatta bulunulur.” hükümleri yukarıda açıklandığı üzere somut olayda birlikte değerlendirildiğinde sanığın, transit dışı eşya hakkında beyanda bulunmaksızın ve mühürsüz transit eşyalar arasına saklanarak getirmiş olduğu kaçak bir adet lazer epilasyon cihazını gümrük işlemlerini yaptırmadan yurda sokmaya teşebbüs ettiği anlaşıldığından sanığın 5607 sayılı Kanun’un 3/1 maddesi ile cezalandırılması yerine beraatine karar verilmesi, yasaya aykırı…”( Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2014/2000 E., 2015/23838 K. sayılı Kararı)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir