İslam Dünyasında İnsan Hakları Bildirileri

1-Evrensel İslam Beyannamesi(15 Nisan 1980)

Bu beyanname “Hz. Muhammed ve Mesajı” konulu Londra’da toplanan bir konferansın sonunda ilan edilmiştir. İslam dünyasının bir kısım düşünürleri tarafından kaleme alınmış ve Avrupa İslam Konseyi tarafından ilan edilmiştir. Beyannamede, bütün insanların eşit olduğu, 14 asır önce bu düsturum İslamiyet tarafından tüm dünyaya ilan edildiği ve İslam’ın yüceliği dile getirilmiştir.

2-İslam Evrensel İnsan hakları Bildirisi(19 Eylül 1981)

Londra Merkezli sivil toplum kuruluşu olan ve Dünya İslam Birliğine bağlı olarak çalışan Avrupa İslam Konseyi tarafından 19.09.1981 tarihinde ilan edilmiştir. Takdim, giriş ve 23 maddeden oluşan bu bildirinin sivil toplum kuruluşunca hazırlanmasından ötürü siyasi kaygılardan uzak bir şekilde hazırlandığı anlaşılmaktadır. Bildiri BM Evrensel İnsan Hakları formatında hak ve özgürlükleri ele almaktadır. İslam Evrensel İnsan Hakları Bildirisi resmi bağlayıcılığı olmayan güzel ilmî bir çalışma olarak değerlendirilmektedir.

Beyanname koruma altına aldığı hak ve özgürlükler ile yükümlülüklerin Kur’an veya hadislerdeki dayanağını bildiri metnine eklemiştir. Bildirinin “giriş” kısmı şu şekilde başlamaktadır: “İslâm’da insan hakları, herhangi bir kralın yahut idarecinin ihsânı olarak kabul edilmediği gibi, mahalli bir otorite yahut milletlerarası bir müessesenin aldığı karar da değildir. Belki insan hakları, kaynağı ilâhi olan bir hükümle kesin olarak kabul edilen fıtrî haklardır. Bu sebeple hiçbiri inkâr edilemez, ortadan kaldırılamaz, çiğnenemez, bu haklara tecavüz edilmesine müsamaha ile bakılamaz ve bu haklardan asla vazgeçilemez” İnsan haklarının kaynağının herhangi bir dünyevi otorite olmadığı, ihsan olarak görülemeyeceği, ilahi kaynaklı fıtri haklar olduğu ve inkârının, çiğnenmesinin vazgeçilmesinin asla mümkün olmadığı giriş kısmında bu şekilde açıkça vurgulanmıştır. O halde BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine dayanak olan seküler değerler dizisinin yerini bu bildiride ilahı kaynaklı haklar ve özgürlükler almıştır. İslam Evrensel İnsan Hakları Bildirisi şeklen İHEB’e benzese de insan haklarının kaynağına ilişkin perspektifleri son derecede farklıdır.

3-Kahire İnsan hakları Beyannamesi(5 Ağustos 1990)

İslam İnsan Hakları Kahire Beyannamesi, Mısır’ın Kahire şehrinde düzenlenen 19. İslam Dışişleri Bakanları Konferansında (Barış, Karşılıklı Bağımlılık ve Kalkınma Oturumu) İslam konferansı Teşkilatı(İKT) tarafından 1990 yılında hazırlanmış ve üye ülkelerin Dış İşleri Bakanlarınca imzalanmıştır. 1993 Dünya İnsan Hakları Konferansında İslam ülkelerinin insan hakları konusundaki ortak bildirisi olarak Suudi Arabistan Dış İşleri Bakanı tarafından ilan edilmiştir. İslam Dünyasında devletler bazında üzerinde anlaşma sağlanmış olması ve çağdaş insan hakları belgeleri ile aynı formata sahip olması itibariyle önemli bir belgedir. Beyannamenin temeli İslam temel kaynakları ve İslam fıkhi anlayışı üzerine kurulmuştur. Öz itibariyle İHEB’le farklı olmasa da hak ve yükümlülük konusunda bireye tanınan özgürlükler değişebilmektedir. Giriş ve 25 maddeden oluşan İslam İnsan Hakları Kahire Beyannamesi, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile benzer sistematiğe göre hazırlanmıştır. Ancak insan haklarının İslam hukuku ilkeleri tarafından güvence altına alındığının vurgulanması İHEB’in felsefesi ile farklılaştığını göstermektedir.

İslam İnsan Hakları Kahire Beyannamesi 1. maddesinde “İnsan Onuru”na sahip olma konusunda bütün insanların ırk, renk, dil, cinsiyet, din, siyasi görüş, ulusal veya sosyal köken gözetilmeksizin eşit olduğu vurgulanmıştır. Sıralanan kategorilerin insanlar arasında ayrım ve üstünlük nedeni olamayacağı, üstünlüğün takva ve salih amel temelinde olacağına işaret edilmiştir.

Kahire Beyannamesi İslam’ın temel kaynaklarının ve geleneksel yerleşik fıkhi anlayışı esas alarak hazırlanmıştır. Klasik fıkhi tartışmalar yerine insan hakları bildirgesi adı altında düzenlenmiş bir belgenin varlığı İslam Dünyası için önemli bir gelişme olsa da ortak bir kabulden öteye gitmemiştir. Söz konusu belgenin ortaya çıkışında din ve kültürel değerlerin bu tür beyannamelerde dikkate alınması gerektiği görüşü ve daha çok Müslüman ülkelerde siyasal, sosyal ve kültürel hayatta dinin belirleyici konumda olması etkili olmuştur.


4-İnsan Hakları Arap Şartı(30 Haziran 1990)

Birleşmiş Milletlerin kurulmasından önce Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye devletleri 10 Mayıs 1945’te bölgesel bir örgüt olan Arap Devletleri Ligini kurmuşlardır. Arap Devletleri Liginin amacı üyelerinin bağımsızlık ve egemenliklerini korumak aralarındaki uyuşmazlıkların barışçıl bir şekilde sona erdirilmesini sağlamak olarak belirlenmiştir. İnsan hakları konusunda herhangi bir amaç dile getirmeyen Arap devletleri bilhassa Filistin’de insan hakları ihlalleri ortaya çıkmaya başlayınca bu alana yönelmişlerdir.

1960’ta Şam’da Arap Avukatlar birliği tarafından yapılan bir konferansta ilk kez Arap İnsan Hakları Sözleşmesinin yapılması fikri ileri sürülmüştür. 3 Eylül 1968’de Arap Devletlerinin temsilcilerinden oluşan Arap İnsan Hakları Komisyonu’nu kurulmuştur. Bölgesel nitelikli insan hakları belgeleri insan haklarını koruma konusunda başarıya ulaşmaya daha yakındır. Çünkü uluslararası sözleşmelerde yer alan evrensel ilke ve haklar referans noktası yapılmış olmasının yanında bölgenin kültürel ve sosyal özellikleri dikkate alınmış olmaktadır.

1970 yılında Arap Ligi Konseyi, Arap Devletleri İnsan Hakları Sözleşmesi üzerinde çalışmak üzere bir Uzmanlar Komitesi görevlendirmiştir.15 Eylül 1994’te Arap İnsan Hakları Şartı örgütün Konseyi tarafından kabul edilmiştir. Ancak Arap ligi üyeleri tarafından kabul edilmemiştir. Arap Devletleri Konseyi 2002 yılında Arap İnsan Hakları Sözleşmesinin revize edilmesini isteyen iki ayrı karar yayımlamıştır. Bunda yakın zamanda gerçekleşen 11 Eylül hadisesi de etkili olmuştur. 2004 yılında yeni bir komisyon oluşturulmuş ve 23 Mayıs 2004 tarihinde Tunus Arap Devletleri Zirvesi Ligi’nde oybirliği ile kabul edilmiştir. 15 Mart 2008’de ise yürürlüğe girmiştir. Arap Devletleri Ligi’nin 22 üyesinden 12 tanesi Cezayir, Bahreyn, Irak, Ürdün, Libya, Filistin, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve Kuveyt sözleşmeyi şu ana kadar onaylayan devletlerdir.

Av. Kubilay REŞBER