Sağlık Gerekçesiyle Sözleşme Feshinde İkramiye/Tazminat Ödenmesi Gerektiğine Dair Emsal Karar

DAVACI : 
VEKİLİ : Av. Nalan KURU
-UETS[16979-79789-15521]

DAVALI : Millî Savunma Bakanlığı 
VEKİLİ : Av. İmran ARICI – Aynı Yerde

DAVANIN KONUSU : 1’inci Komd. Tug. 6’ncı Komd. Tb. 1’inci Komd. Bl. 60 mm Hav. Ks. 3’üncü Hav. Mng. emrinde sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapmakta iken kendisinden istifade edilemeyerek sözleşmesi feshedilen davacının, sözleşmesinin kendi kusuru olmaksızın feshedildiği ve 3 yıl, 3 ayı aşkın görev yapmış olduğu belirtilerek 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 16’ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafına ikramiye ödenmesi talebiyle 20/06/2022 tarihli dilekçeyle yaptığı başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı ikramiyenin ödenmesi gereken tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemine ilişkindir.

DAVACI İDDİALARININ ÖZETİ : Davacı tarafından; sözleşmesinin sağlık şartlarına dayalı olarak kendi kusuru olmaksızın feshedildiği, 3 yıl, 3 ayı aşkın çalışması olmasına rağmen tarafına ikramiye ödenmediği, işlemin hukuka ve mevzuata aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALI İDARE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davalı idare tarafından; statü değişikliği yapanlara ilgili tazminat ödemesinin yapılamayacağı, davacının kendi talebine istinaden sözleşmeli erbaşlığa geçen davacının Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılmamış olduğu, bu durumdaki personele ödeme yapılacağına dair bir düzenleme bulunmadığı, dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 10. İdare Mahkemesi’nce, dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

I- MADDÎ OLAYLAR :
1- Davacı 1’inci Komd. Tug. 6’ncı Komd. Tb. 1’inci Komd. Bl. 60 mm Hav. Ks. 3’üncü Hav. Mng. emrinde sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapmakta iken 3269 sayılı Kanun’un 1’inci, 4’üncü, 5’inci ve 10’uncu maddeleri uyarınca sağlık şartları nedeniyle kendisinden istifade edilemediğinden bahisle sözleşmesi feshedilmiştir. Davacı tarafından bu işleme karşı açılan davada Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 12/02/2021 tarih ve E:2020/, K:2021/ sayılı kararıyla davacının sözleşmesinin feshedilmesine dair işlemin iptaline ve işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdarî Dava Dairesinin 29/12/2021 tarih ve E:2021/, K:2021/ sayılı kararıyla kabul edilerek, Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 12/02/2021 tarih ve E:2020/, K:2021/ sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Yapılan temyiz başvurusu Danıştay 12. Dairesinin E:2022/ sayılı dosyasına kayden devam etmektedir.
2- Davacı tarafından, sözleşmesinin kendi kusuru olmaksızın feshedildiği ve 3 yıl, 3 ayı aşkın görev yapmış olduğu belirtilerek 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 16’ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafına ikramiye ödenmesi talebiyle 20/06/2022 tarihli dilekçeyle davalı idareye başvuru yapılmıştır.
3- Davacının başvurusu zımnen reddedilmiştir.
4- Bunun üzerine 21/08/2022 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

II- İLGİLİ MEVZUAT VE İÇTİHAT :
2709 sayılı Anayasa’nın 125’inci maddesinde, “(1) İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. […]
(7) İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 16’ncı maddesinin, “[…] (2) Kendi kusurları olmaksızın hizmet sürelerinin uzatılmaması sebebiyle veya sözleşme süresini bitirip ayrılanlardan; hizmet süresi beş yılı geçmeyenlere, ayrıldıkları tarihte almakta oldukları net maaşları tutarının (375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinde belirtilen ek tazminatlar ile 14.7.1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat ve lojman tazminatı ile yabancı dil tazminatı hariç) iki katının toplam hizmet yılı ile çarpımından bulunacak miktarda ikramiye verilir. Hizmet süresi beş yılı geçenlere ise beş yıllık hizmetleri için yukarıdaki esasa göre hesaplanacak tutara; ayrıldıkları tarihte almakta oldukları net maaşları tutarının (375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinde belirtilen ek tazminatlar ile 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat ve lojman tazminatı ile yabancı dil tazminatı hariç), beş yıldan fazla olan hizmet yılı toplamı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın ayrıca ilâve edilmesi suretiyle tespit edilecek miktarda ikramiye verilir. Ancak, uzman erbaşlara ödenecek ikramiye, hiçbir suretle ayrıldıkları tarihte almakta oldukları ikramiye ödenmesine esas net maaşlarının yirmi katını geçemez. Bir tam yıldan eksik kalan hizmet sürelerinin ikramiyeleri kıst olarak ödenir. İkramiyelerden; damga vergisi hariç, vergi kesilmez. Emeklilik hakkı kazanan uzman erbaşlara bu ikramiye ödenmez ve bunlar hakkında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. […]” hükmü öngörülmüştür.

III- İNCELEME, DEĞERLENDİRME VE HUKUKÎ GEREKÇE :
3269 sayılı Kanun’da uzman erbaşların istihdam şartlarına yönelik şartlar belirlenmiştir. Sözleşmeye dayalı olarak kamu görevi icra eden uzman erbaşlara yönelik, kendi kusurları olmaksızın sözleşmelerinin feshine yönelik de ayrıca bir düzenleme yapılmıştır. 3269 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre sözleşmeleri kendi kusurları olmaksızın feshedilen sözleşmeli uzman erbaşlara, sözleşmenin feshi sonrasında hizmet süresi ve Kanun hükmünde öngörülen kıstaslar esas alınarak tazminat ödeneceği belirtilmiştir. Sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat ödenmesine yönelik aranan tek şart görüldüğü üzere sözleşmenin ilgili uzman erbaşın kusuru olmaksızın sözleşmesinin feshedilmesine dayalı olmasıdır. Sözleşmenin ilgili uzman erbaşın kusuru nedeniyle feshi durumunda tazminat ödenmeyecekse de kusur olmaksızın feshin gerçekleşmiş olması hâlinde artık tazminatın ödenmesi gerekmektedir.
Dava konusu uyuşmazlıkta davacının sağlık şartları nedeniyle kendisinden istifade edilemediğinden bahisle sözleşmesinin feshedildiği görülmektedir. Mahkememiz ara kararına istinaden dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelere göre davacının psikiyatri branşında oluşan maraza dayalı olarak sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının psikolojik yönden rahatsızlığa dûçar olmasında kusuru bulunup bulunmadığının ele alınması gerekir.
Mâruf ve meşhur vakıalar ispata muhtaç değildir. Bu çerçevede davacının psikolojik yönden dûçar olduğu hastalıkta kendi kusuru bulunup bulunmadığının incelenmesi için ayrıca bir bilirkişi incelemesine gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle de usûl ekonomisi ilkesi uyarınca buna yönelik bir ara karar yapılmasına gerek görülmemiştir. Davacının dûçar olduğu hastalığın kendi kusurundan kaynaklanmasının hayatın olağan akışı içerisinde kendi kusuruyla oluşmasının kabul edilmesi beklenemeyeceği değerlendirilmektedir. Buna göre de davacının dûçar olduğu hastalığa kendi kusuruyla düşemeyeceği ve bu nedene dayalı olarak sözleşmesinin feshedilmesinin kendi kusurundan kaynaklanmadığı açıktır. Bu nedenle davacı 3269 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinin ikinci fıkrasında tazminat ödenmesi için aranan şartları taşımaktadır.
Tüm bu kapsamda dûçar olduğu hastalığa düşmesi ve buna bağlı olarak sözleşmesinin feshedilmiş olmasında davacıya kusur atfedilebilmesi olanaklı olmadığından, davacının 3269 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinin ikinci fıkrasında aranan şartları taşıması nedeniyle tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, 1’inci Komd. Tug. 6’ncı Komd. Tb. 1’inci Komd. Bl. 60 mm Hav. Ks. 3’üncü Hav. Mng. emrinde sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapmakta iken kendisinden istifade edilemeyerek sözleşmesi feshedilen davacının, sözleşmesinin kendi kusuru olmaksızın feshedildiği ve 3 yıl, 3 ayı aşkın görev yapmış olduğu belirtilerek 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 16’ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafına ikramiye ödenmesi talebiyle 20/06/2022 tarihli dilekçeyle yaptığı başvurusunun zımnen reddine dair dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmamaktadır.
Bunun yanında Anayasa’nın 125’inci maddesi hükmü uyarınca idarenin işlem veya eylemleri nedeniyle meydana gelen zararları tazmin sorumluluğu bulunmaktadır. Bu hâliyle dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmadığından, idarece tesis edilen bu işlem nedeniyle oluşan zararların tazmini gerekmektedir. Bu bağlamda iptal kararlarının niteliği gereği, işlem hiç tesis edilmemiş olsaydı hukuk aleminde hangi hâl mevcut olacaktı ise iptal kararı üzerine bu hâlin geçerli olacağı kabulünden, yani iptal kararlarının geçmişe yönelik işlemi ortadan kaldırdığından hareketle, dava konusu işlem hiç tesis edilmemiş olsaydı davacının elde edeceği maddî zararlarının tazmini gerektiği açık olup; davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı 3269 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak tazminattan oluşan maddî zararlarının tazmini isteminin kabulü gerekmektedir.
Öte yandan davacının faiz istemine gelince; bilindiği üzere faiz asıl alacağının fer’îsi niteliğinde bir alacak olmakla, yerleşik Danıştay ve yargı kararları uyarınca faizin, asıl alacağın zarardan sorumlu olan tarafından öğrenilmesi tarihinden itibaren işletilmesi gerekir. Yani bir diğer deyişle, faiz ödenebilmesi için borcun borçlu tarafından öğrenilmiş ve bu suretle alacağın muaccel hâle gelmiş ve borçlunun borcu ödemede temerrüte düşmüş olması gerekir. Bu bağlamda davacı tarafından tazminatın ödenmesi gereken tarih itibarıyla yasal faiz işletilmesi talep edilmekle; davalı idareye başvuru tarihinden önce davalı idarenin meydana gelen zarardan haberdâr olabileceğinin kabulü mümkün değildir. Buna göre davalı idarenin davacı tarafından yapılan başvuru üzerine temerrüte düştüğü kabulünden hareket edilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddî zararlarına idareye başvuru tarihi olan 20/06/2022 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekmektedir.

IV- HÜKÜM :
Açıklanan nedenlerle;
1- Dava konusu işlemin iptaline,
2- Dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı 3269 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen şekilde hesaplanacak tazminattan oluşan maddî zararlarının tazmini isteminin kabulüne,
3- Davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı ve tazmini gereken maddî zararlarının idareye başvuru tarihi olan 20/06/2022 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine,

4- Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 5.500,00.-TL vekâlet ücretinin davalı idarece davacıya verilmesine,
5- Davacının adlî yardım talebi kabul edilmiş ve davalı idare harçtan muaf olduğundan yargılamaya esas (başvuru harcı, karar harcı, vs.) harçların aranmamasına ve posta giderinden oluşarak aşağıda dökümü yapılan 61,50.-TL yargılama giderinin davalı idareden tahsili için ilgili mercine müzekkere yazılmasına,
Kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, 29/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir